İncekaya Su Kemeri
İncekaya Su Kemeri
Mimari değer taşıyan ve ilk inşa tarihi tartışmalı olan bu eser Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yenilenerek kentte kazandırdığı eserlerden biridir. Su kemerinin 1794-1798 tarihlerinde tamirat geçirdiği bilinmektedir. 116 metre uzunluğundaki su kemeri yerden yaklaşık 60 metre yüksekliktedir. Bu büyük kemerin üzerindeki 5 kemerli bölümü tamamen taştan ve Horasan harcı ile yapılmıştır. Toprak üzerine rastlayan bölümler 2.5 m. derenin üzerine rastlayan kemer üstü ise 1.20 metre genişliktedir. Bir kanal içinde su geçer. Suyun akış hızının dengelenmesi için su kemeri üç kıvrımlıdır. Buradan geçen su Asmazlar Konağının bahçesinde bulunan su terazisinden kentte bulunan çeşmeler dağıtılır. Dağıtılan bu suya halk arasında paşa suyu denilir.
- Published in Gezilecek Yerler, Tarih
Demirci Çarşısı
Demirci Çarşısı
Safranbolu tarihi çarşılarındandır. Akçasu deresinin iki yanında bulunuyor.Bir zamanlar 25 adet tek katlı ve ahşap dükkanlardan oluşan bu çarşı, günümüzde toplam 15 dükkan da hala sıcak ve soğuk demirciliğin yanısıra bir kaç da bakırcı dükkanları bulunmaktadır. tokmaklar, sahan ve döveç gibi ürünler bulunur.Bakırdan yapılma hediyelik eşyalar, hatta eski antika bakır ibrik, güğüm, cezve ve tepsiler gibi eşyalarınızı da parlattırıp veya kalaylattırma imkanınız da var.
- Published in Gezilecek Yerler, Kültür, Tarih
Uluyayla
ULUYAYLA
Ulus İlçesine 27 km uzaklıktadır. Ovacuma’da 300 metreyle başlayıp Göktepe’de 1416 metreye varan yükselti, ortalama 1000 metredir. Uluyayla, 86000 hektarlık el değmemiş bir orman varlığı içinde yer almaktadır. Yaylanın alanı ise 60 hektardır. Bitki örtüsünü, iğne ve yayvan yapraklı ağaç türleri ve yüzlerce alt flora oluşturur.
NELER YAPABİLİRSİNİZ?
-Yol boyunca müthiş manzaranın tadını çıkarabilir,
-Bol bol fotoğraf çekebilir,
-Doğada nadiren görebileceğiniz bir çok hayvanla karşılaşabilir,
-Çok nadir görebileceğiniz endemik bitkileri fotoğraflayabilir,
-Ateş yakmamak kaydı ile piknik yapabilir,
-Ulukaya Şelalesini görebilir,
-Ulus ilçemize uğrayıp Hasan Dede Türbesini ziyaret edebilirsiniz…
- Published in Doğa, Gezilecek Yerler
Bulak Mağarası
Bulak Mağarası
Bulak Mağarası yani diğer ismiyle Mencilis Mağarası, Safranbolu ile Bulak Köyü sınırında bir vadide yer alıyor. Karabük’ün doğal güzelliklerinden biri olan Bulak Mağarası, Türkiye’nin keşfedilen en uzun mağaralarından biri olduğu söyleniyor. Mağaranın uzunluğu 6 km kadar, ancak bunun 400 metresi gezmeye uygun bir biçimde ışıklandırılmış. Bugünkü halini 3 milyon yıl önce almış mağaranın gezilmesi kolay ve keyifli.
Karstik erimelere bağlı olarak oluşmuş tam bir doğa harikası. İçeri girdiğinizde sanki mistik bir atmosfer sizi sarmalıyor. Karstik kayaçlardan milyonlarca yılda oluşan sarkıt ve dikitleriyle Anadolu’nun saklı güzelliklerinden olan Bulak Mağarası, Safranbolu ilçe merkezine yalnızca sekiz kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Birbirine bağlı üç kattan oluşan bu mağara, ilginç bir oluşum ve gelişim özelliğine sahip. Mağaranın en altında Safranbolu’nun içme kullanma suyuna katkıda bulunan kaynak ve mağarası, onun üzerinde de içinde görünümleri son derece güzel sarkıt ve dikit, sütün, duvar ve perde damlataşlarına sahip olan ve gelişimini kısmen tamamlamış orta kat yer alıyor. Mağara içi ve çevresinin doğal güzelliği ve korunmuş otantik yapıları bölgeyi turistik hale getiriyor.
Kayalık derin bir vadinin içinde bulunan Bulak Mağarası’nın ağzına bu vadinin bir duvarındaki yaklaşık 150 basamaklı bir merdivenden tırmanılarak ulaşılıyor. Merdivenlerle çıkılan girişten 20-30 metre kadar kıvrılarak giden koridorun sonunda mağaranın tavanı aniden 20 metre kadar yükseliyor.
İşte bu noktada sizi muhteşem bir manzara karşılıyor. Mağaranın sahip olduğu farklı sarkıt çeşitleri, beyazdan kahverengiye dönen, pürüzlü ve düz yüzeyleriyle yan yana duruyor. Birkaç yerde metal basamakları çıkarak ilerlemeniz gerekiyor.
Birbiriyle bağlantılı 3 girişi olan mağaranın ilerisinde bir şelale ve iki ayrı göl var. Mağara içinde akan yeraltı nehri ziyaretçilere açık olmasa da 15 metrelik bir şelaleden düşerek küçük bir göl oluşturuyor. Yer altına karışan su yüzeye çıkarak Bulak Köyüne ve Safranbolu merkezine ulaşıyor.
Mağaranın 400 metresi gezmeye uygun şekilde ışıklandırılmış. Yürüme parkurları yapılan mağaranın içinde duvarlardan damlayan sulardan dolayı nemli bir hava hâkim. Yılın dört mevsimi 15 derecelik sabit sıcaklıkta olan mağaranın nefes darlığı, astım ve bronşit gibi hastalıklara iyi geldiği söyleniyor
Bulak Mencilis Mağarası’na nasıl gidilir
Bulak Mağarası, Karabük’e bağlı Safranbolu ilçesinin Bulak Köyü sınırında yer alıyor. Safranbolu’nun on kilometre kuzey-batısında, Manastır Tepe ile Mağara Deresi’nin başlangıç noktasında bulunan mağara, Safranbolu ilçe merkezine 8 kilometre kadar uzaklıkta. Eski Çarşı’dan her gün kalkan otobüsler ile ulaşım sağlanabilir.
Merkezdeki tabelaları takip ederek ilerlediğiniz asfalt yol mağara girişine çıkan merdivenlere kadar ulaşım sağlıyor. Ancak 100 metre kala araçtan inip 50 metre kadar yürüdükten sonra mağaranın girişine çıkan merdivenlerde oluyorsunuz. Mağara yolu üzerinde küçük bir kafe de var, çok hoş manzaralı.
- Published in Doğa, Gezilecek Yerler
Hızar Mağarası
Safranbolu merkeze yaklaşık 8 km uzaklıktaki Aşağı Dana Köyü’nde bulunan Hızar Mağarası, Hızar Çayı’nın kireç taşlarından oluşmuş sahayı aşındırması sonucunda oluşturduğu Tokatlı Kanyonu’nun başlangıç kısmında III. Zaman Eosen Dönemi’ne ait yaşlı kireç taşları içerisinde oluşmuştur. Sarıçiçek Dağı üzerinden de ulaşılabilen 900 metre rakıma sahip mağara henüz tam anlamı ile keşfedilmemiş ve bu sebeple turizme açılmamıştır.
Geniş bir girişi bulunan yatay gelişimli mağara bir ana koridor ve bu ana koridora bağlı iki yan koridordan meydana gelmektedir. Yeraltı suyuna sahip mağara içerisinde yeraltı sularının kireç taşlarını çözerek şekillendirmesi sonucunda sarkıt ve dikit gibi karstik şekiller bulunmaktadır. Yeraltı suyu, süzülerek ilerlemesi sebebi ile temizdir ve bu nedenle içme suyu olarak kullanılmaktadır.
- Published in Doğa, Gezilecek Yerler
Kent Tarih Müzesi – Eski Hükümet Konağı
Kent Tarih Müzesi – Eski Hükümet Konağı
Safranbolu’yu anlatan Safranbolu’nun en önemli simgelerinden biri haline gelmiş Kent Tarihi Müzesi Safranbolu’yu ziyaret eden turistlerin uğramadan gitmediği, hatta başlangıç noktası denilebilecek yer.
Safranbolu’ya hakim bir tepede kurulduğu için tüm şehri karşınıza alıp izleyebilir ve kartpostallık fotoğraflar çekebilir, sonrasında müzeye dönüştürülen tarihi binanın içini de gezerek Safranbolu hakkında birçok bilgiye ulaşabilirsiniz.
Hemen üst tarafında bulunan eski cezaevini de gezerek yakın tarihe şöyle bir göz atabilirsiniz, ben de en çok iz bırakan ve son durak olan 222 yıllık eski Safranbolu Saat Kulesi’nin 42 basamaklı merdivenlerden geçip zirvesine çıkarak saatin 54 yıllık bekçisi olan İsmail Ulukaya’nın hoş muhabbetine dahil olabilirsiniz…
1904-1906 yılları arasında kale olarak adlandırılan tepeye inşa edilen Hükümet Konağı 19 Ocak 1976 yılına kadar hükümet konağı olarak kullanılmış ve bu tarihte çıkan bir yangın sonucunda kullanılamaz hale gelmiştir. 2000 yılında Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarına başlanmış ve 2006 yılında tamamlanarak, Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır.Kent Tarihi Müzesi, kentin kültürel, tarihsel, sosyal zenginliğini tanıtmak ve gösterebilmek amacıyla Safranbolu ile ilgili her türlü bilgi, belge, eşya, görsel malzeme, ses ve görüntü kayıtlarını bünyesinde bulundurmak, bu verilere dayalı geçici ve sürekli sergiler düzenlemek amacıyla kurulmuş kültür birimidir.
Müze; Zemin 1. kat ve 2.kat olmak üzere 3 (üç) kattan oluşmaktadır. Safranbolu’nun günümüze kadar geçirdiği evreleri kronolojik olarak izleyebilir, yaşam ve kültürünü görüp eski bir Safranbolu Çarşısında gezebilirsiniz.Birinci katta; Safranbolu’nun ve binanın tarihçesi, haritaları, kültürel yayınları, uydu görüntüsü, sergi salonu ve konferans salonu bulunmaktadır.İkinci kat girişindeki salonda, Cumhuriyet dönemine ait kıyafetler sergilenmekte, Fotoğraflarlar Safranbolu salonunda, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine kadar uzanan Safranbolu tarihi ile ilgili bilgiler görsel detaylarla aktarılmakta ve aynı zamanda Roma ve Bizans dönemi, Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet dönemine ait madeni paralar ile diğer materyallerde sergilenmektedir. Etnografya salonunda geleneksel Safranbolu yaşamında kullanılan eşyalar sergilenmektedir. Zemin katta; Safranbolu’da ticari hayat ve geleneksel el sanatları hakkında fotoğraflı bilgiler bulunmaktadır. Aynı zamanda; Esnaf ve Zanaatkarlar Çarşısında Şifa Eczanesi, Lokumcu, Yemenici, Kunduracı, Sayacı, Semerci, Saraç, Ahşap işçiliği, Demirci, Bakırcı, Kalaycı ve Esnaf kahvesi gibi Safranbolu’daki önemli esnafların çalışma ortamları özgün canlandırma tekniği ile ziyaretçilere sunulmuştur.
- Published in Gezilecek Yerler, Tarih
Ulu Cami (Ayestefenos Kilisesi)
Ulu Cami (Ayestefenos Kilisesi)
Που αζίζ Πρωτόμαρ: βέ άρχιδιάκονος Στέφανος ίσμίϊλε ίσιμλενμίς σερίφ έκκλησία σεραφετλού μητροπολίτ αγ: Νεοκαισαρίας Κύρ Ίερόθεοσουν τικάτου ίχτιμαμίϊλε μεχρούμ χα Μωϋσή χα Βασιλείου άζίμ ίανετίϊλε βέ Κηράν κιοϊούν τζουμλέ ιττικατλού χριστιανλαρίν χάρτζου μεσαριφίϊλε τεμελτέν τζετίτ όλουνμούστουρ. 1872 Άυγούζ: 15
Bu aziz Protomar: ve arhidiakonos Stefanos ismi ile isimlenmiş şerif ekklisia şerafetlu mitropolit ag: Neokaisarias Kyr İerotheosun dikkat ü ihtimamı ile merhum Ha Moisi Ha Vasiliu azim ianeti ile ve Kıran köyün cümle ittikatlu Hristiyanların harc u mesarifi ile temelden cedid olunmuştur. 1872 Avguz: 15
Σωτήρ φανείς, Στέφανε, άλγεινών πόνων
λαιοΰ γόνατος хαί ποδός οίκτράς φίλης,
θετον ναόν δωροΰρμαι κλεινήι τήι πόλει
τοΰ Θεοδώρου, хράντορος παλαιрάτου,
δωρουμένη ληφθέντα δώρον σόν πόδα
αύτωι μένειν, σύσσημον άλήστου μνείας
You Stefan who, probably, has saved yourself from hard, unbearable pains from which I suffered, me, your friend in the left knee and leg, this holy church I am building, in the glorious city of Theodor, the prominent warrior. And your leg, that I have received a present I donate it in this church, in order to exist there whole, for an eternal memory.
Aziz Stefan, sen ki sol diz ve bacağımdaki çektiğim dayanılmaz ağrılardan kesinlikle ben dostunu kurtardın. Ben, önde gelen savaşçı Theodor’un görkemli şehrinde bu kutsal kiliseyi inşa ediyorum. Ve ebedi bir anı olarak her zaman orada bulunması amacıyla bana armağan edilen bacağını bu kiliseye bağışlıyorum.
- Published in Gezilecek Yerler, Tarih
Kaçak (Lütfiye) Camisi
Kaçak (Lütfiye) Camisi
Dünya Miras Şehirleri listesinde yer alan ve Osmanlı kültürünün ve mimarisinin yüzyıllardır yaşatılmaya çalışıldığı Safranbolu’da birbirinden değişik kültür varlıkları olan tarihi yapılar dikkat çekiyor. Halkın ‘Kaçak’ Cami dediği Lutfiye Camii de bu yapılar arasında yer alıyor.Safranbolu değerlerinden biri olan ve 137 yıldır ibadete açık olan resmi adıyla ‘Lutfiye’ halk dilinde ise ‘Kaçak’ Cami hem mimarisi ve hem de hikayesi ile dikkat çekiyor. 1880 yılında Muslubeyoğlu Hacı Hüseyin Hüsnü Efendi tarafın yaptırıldığı bildirilen yazıtı bulanan cami, tavanı, ahşap korkuluklu mahfili ve ahşap minaresiyle büyük ölçüde özgünlüğünü koruyor. Cami, dikdörtgen plan üzerine altından geçen derenin üzerine moloz taşlardan yapılarak ahşap örtüyle kaplanmış.Safranbolulu tarihçi yazar Aytekin Kuş, 1880 yılında yapılan caminin iki ismi olduğunu biri yasal durumu ile ‘Luftiye’ halkın söylemiyle ‘Kaçak’ Cami olduğunu söyledi. Kuş, mimari ve işlemi noktasında Safranbolu’da benzersiz camilerden biri olan caminin hikayesini ise şu sözlerle anlattı:”Hac farizası için gittiği kutsal topraklardan çok uzun süren, çok meşakkatli bir yolculuktan sonra Safranbolu’ya dönebilen Muslubeyoğlu Hacı Hüseyin Hüsnü Efendi, Allah’ın lutfu ile hac farizasını yaptığından buraya Lutfiye Camii’ni yaptırır. Caminin altından geçen Akçasu deresinin içindeki bir kaynaktan çıkan ve caminin yanındaki çeşmeye gelen su, bazı yıllar çok kurak yaz aylarında kaynağının kuruması nedeniyle kesilir. Su kaynağının kuruyup suyun kesilmesi Safranbolu’da halk arasında ‘suyun kaçması’ olarak adlandırılır. Bu nedenden dolayı halk arasında camiye ‘Kaçak Camii’, çeşmesine ‘Kaçak çeşmesi’, aynı nedenlerden dolayı yöreye de kaçak semti denilir. Caminin kaçak semtinde olması ve ‘Lutfiye Camii’ adı verilmiş olsa da 1880 yılından itibaren bu cami halk arasında Kaçak Cami olarak anılmakta.
- Published in Gezilecek Yerler, Tarih
Tokatlı, Düzce, Sırçalı ve Sakaralan Kanyonları
Tokatlı, Düzce, Sırçalı ve Sakaralan Kanyonları
TOKATLI KANYONU
Tokatlı Kanyonu’na ulaşım Safranbolu’dan çok olay. İlçe merkezine geldiğinizde tabelaları takip ederek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bir ucu Tokatlı Köyü’ne, diğer ucu ise Eski Çarşı’nın Gümüş Mahallesi’ne dek uzanan kanyon girişinde 3 TL vererek giriş yaptığınızda sizi, nehir boyunca yapacağınız şahane bir yürüyüş yolu bekliyor.
Şelaleler, kuş cıvıltıları, insanı ferahlatan tertemiz hava ve dahası. Eğer Eski Çarşı yönünden giderseniz giriş için ücret ödemiyorsunuz.
Fotoğrafta yukarıda görünen mavi yer kristal teras
Tokatlı Kanyonu’nda yaklaşık dokuz kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Doğanın keyfini çıkararak, tertemiz havayı içinize çekerek yapacağınız sakin bir yürüyüşle iki saatte kanyonun diğer ucundan çıkıyorsunuz.
Kanyonda yürüyüş yaparken etrafınızda koşuşturan sincaplar insana ayrı bir neşe katıyor. Bu doğallığın içinde şehrin karmaşasından birkaç saatliğine de olsa uzaklaşmak size iyi gelecek.
Kanyonda dilerseniz ata binebilir ya da arkadaşlarınızla paintball oynayabilirsiniz. Biraz soluklanmak isterseniz kanyon içindeki ağaçların gölgesine kurulmuş masalarda oturup semaverde demlenmiş bir yorgunluk ya da keyif çayı içebilirsiniz. Dilerseniz mangal yapma imkânınız da var.
SIRÇALI KANYONU
Sırçalı Kanyonu; 2001 yılında Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir. Kanyon içerisinde; karaca, tilki, yaban domuzu, tavşan bolca bulunmaktadır. Safranbolu’ya 19 km mesafede bulunan Sırçalı Köyü’nden oluşan kanyon Düzce Kanyonu ile birleşip güneye Konarı Köyü’ne doğru uzanmaktadır.
Bu coğrafyanın en güzel göründüğü Kozcağız Mahallesi’nde bir seyir terası bulunmaktadır. Bu terastan kanyonun ihtişamı en net şekilde görülebilir. Hatta biraz sabırlı olursak, kanyon içerisinde gezinen bir karacayı ya da tilkiyi gözlemleyebiliriz.
SAKARALAN KANYONU
Sakaralan Kanyonu’nun içerisinden geçen su kaynağı Eflani İlçesi sınırlarından doğmaktadır. Kanyon oluşumu Sakaralan Köyü’nün Yağcı Mahallesi’nde başlayıp Konarı Köyü’ne doğru uzanmaktadır. Eflani Deresi, Eflani İlçesi’ne bağlı Ulugeçit Köyü’den başlamaktadır. Eflani Deresi, Safranbolu’ya doğru yol alırken Pelitören Köyü’nde Ayrık Deresi, Sakaralalan Köyü’nde Bent Deresi ve Sakaralalan Köyü ile batıda Konarı Köyü arasında ise Kaya Deresi adı ile akışına devam ederek Araç Çayı’na kavuşur.
- Published in Doğa, Gezilecek Yerler
Yörük Köyü
Yörük Köyü
Safranbolu’ya 11 km uzaklıktaki bu “Müze Köy”e Safranbolu-Araç karayolu üzerinden gidilmektedir. Kültür Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alınmıştır. Safranbolu’nun küçük bir maketidir. 93 tescilli eser bulunmaktadır.
16.yüzyılda Safranbolu yöresinde yaşayan göçebe cemaatlere“Yörükan-Taraklı” ya da “Yörükan-ı Taraklıborlu” adı verilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Safranbolu, biri bugünkü Safranbolu ilçe merkezinde Medine-i Taraklıborlu diğeri merkezi bugünkü Yörük Köyü adını taşıyan aşiretler için kurulmuş olan Yörükan-ı Taraklıborlu adını taşıyan iki ayrı kazadır. Her iki kazanın da merkezi Kütahya olan Anadolu Beylerbeyinin Bolu Sancağına bağlı olduğu bilinmektedir.
Yörük köyü ile ilgili yazılı efsanelerde, Yörüklerin14.15.yüzyıllarda göçer durumda oldukları kendilerine özgü vergi düzeni ile ayrı bir kariye teşkil edecek şekilde bir kadıya bağlanıp zaman içerisinde yerleştirildikleri ve bu kazanın merkezi olarak bugünkü Yörük köyünün tespit edildiği ve uzun sürede yüzyıllar boyunca konumlarını devam ettirdikleri anlaşılmaktadır.Köyün yaşlılarının kendi atalarından duydukları efsaneye göre; Osmanlının başlangıcı olan Kayı boyunun Karakeçili aşiretine bağlı olarak, buraya yani, Safranbolu’nun Taraklı Borlu yöresine, geniş aileleri ve hayvanları ile 3 kardeş gelmişler. Adları Hüseyin, Hacı ve Davut. Bu geniş oba yerleşirken, büyük kardeş Hüseyin, bu Yörük Karyesini kurmuş. Öbürleri de yine kendi adlarını taşıyan “Hacılar Obası ve “Davut Ovası’nı “ kurmuşlar.
19.yy ikinci yarısında özellikle ll. Abdülhamit döneminde, Yıldız Sarayının muhafız biriminde Karakeçili aşireti bireylerinin yer aldığı , hatta sarayın dış binaları ve bahçeleri Arnavut ve Boşnak kökenli muhafızların korumasına bırakılmışken, Hünkarın yattığı binanın gece ve iç güvenliğinin Karakeçili aşiretinden gelme elemanlara emanet edildiği bilinmektedir. Bu askerlik hizmetleri dolayısıyla bir dönem Yeniçeriler yoluyla Bektaşilik dünya görüşünün Yörük Köyü’nde bazı aileleri etkilediği ,fakat 19. yy başlarında bu etkinin ortadan kalktığı Köydeki mezar taşların incelemesinden anlaşılıyor.
Safranbolu’nun aksine arsa ve engebeli arazi sorunu olmayan Yörük’lüler evlerini nerede ise bitişik nizamda inşa etmişlerdir. Anadolu köylerinde genellikle görülen ev kümelenmesi yerine ana cadde boyunca yapılanmışlardır.Evlerin tümünün kendilerine ait bahçeleri vardır. Yörük’ün kent boyutlu evlerinde kırsal bir yaşama sanatı hakimdir.Osmanlı dönemi klasik üslubun ev mimarisindeki en güzel örneklerli ile dolu, bilinen köy evi tarzının dışında bir yerleşme, adeta tümü birer konak niteliğindedir.
- Published in Gezilecek Yerler, Kültür, Tarih
- 1
- 2