Tarih’te Safranbolu
Tarih’te Safranbolu
Safranbolu, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı döneminde ulaşmıştır. Kentin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine olanak sağlayarak zenginleştirmiştir. (Bu dönemde İstanbul ve Kastamonu ile yoğun ilişkiler yaşanmış, Osmanlı devlet adamlarından bazıları kente önemli eserler bırakmışlardır. Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası çevresel dokusu içinde koruyan örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranboluyu Dünya Kenti ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat varlığının 1131i Safranbolu dadır. Bu zenginlik kenti bir Müze Kent haline getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente Korumanın Başkenti ünvanını kazandırmıştır. Kentin ününü oluşturan Safranbolu Evleri 18.ve 19.yy. Türk hayatının geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu evlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Geriye doğru 3000 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Safranbolu pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmıştır. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve eşsiz konaklar gelenlere hayranlık uyandıracak niteliktedir. 1975 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun Safranboluyu kentsel sit ilan etmesi ile akademik düzeyde başlayan kente olan ilgi , zamanla ülkemiz sınırlarının dışına taşmıştır. 90lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış, terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş, bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış, kaybolmak üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık kazanmıştı Anadolunun kuzey batı kesiminde, Antik Devirde tarihçi Homerosun İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.Yörede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslanın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir. Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir.
Kent Tarih Müzesi – Eski Hükümet Konağı
1904 yılında yaptırılmış, iki katlı görkemli bir taş yapıdır. 1976 yılında yanmıştır. Kültür Bakanlığınca Kültür Merkezi ve Müze olarak kullanılmak üzere restoresi başlatılmıştır. Bulunduğu yer Safranbolu’da “Kale” olarak bilinmektedir.
Demirciler Çarşısı
İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen Akçasu deresinin iki yakasına kurulan çarşı sıcak ve soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği yaşayan tek Lonca çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnaf da bu çarşı içersinde çalışmaktadır.
İncekaya Su Kemeri
Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılan eser, ilçe merkezine 7,5 km uzaklıktadır. İncekaya Köyü’ndeki su kemeri 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli görkemli bir yapıdır. Su kaynağından ilçeye su getirilmesine yarayan kemer 110-220 cm genişliktedir. Altındaki Tokatlı Deresi de kanyon gezisi için ideal bir parkurdur. Restore edilen İncekaya Su Kemeri’nin alt tarafına çeşitli etkinlikler için sahne ve oturma yerleri yapılmıştır.
Saat Kulesi
Padişah III. Selim’in Safranbolu’lu Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Kare planlıdır, saat zembereksizdir. Yapı restore edilmiş olup, cuma, cumartesi, pazar günleri geziye açıktır.
Değirmenbaşı Su Değirmeni
Bağlar Değirmenbaşı semtindedir. Restore edilmiş olan değirmen hem eski hem de yeni işlevi ile hoş bir geçmiş zaman tanığıdır.
Güneş Saati
Avludaki bu saat basit tip yatay güneş saatleri sınıfına girer. Sabah 06.40 akşam 17.20 arasındaki zamanı metal plakanın gölgesine göre gösterir. 19.yy ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.
Yörük Köyü
Safranbolu’ya 11 km uzaklıktaki bu “Müze Köy”e Safranbolu-Araç karayolu üzerinden gidilmektedir. Kültür Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alınmıştır. Safranbolu’nun küçük bir maketidir. 93 eserin tescilli olduğu köyün camileri, çamaşırhanesi ve gezilen konakları Safranbolu turizmine önemli bir hareket ve çeşitlilik getirmektedir.
Yaci Kanyonu
Safranbolu’ya 21 Km. uzaklıkta Yörük Köyü Sırtlarında bulunan Yaci Kanyonu 4 Km. uzunluktadır. Kanyon içi akar su içerisinde yürüyüş ve Yer yer halatla inişler bulunan kanyon orta zorluk derecesi bulunan bir parkurdur. Yüksek adrenalin, heyecan, doyasıya eğlence burada sizleri bekliyor…
Konarı Kanyonu
Safranbolu’ya 13 Km. uzaklıkta olan Konarı Köyü Etrafında bulunan kanyon parkurları Profesyonel ve tam teçhizat tracking malzemeleri ile donatılmış bir ekipler ile geçilebilmektedir. Akburun bölgesinde bulunan “yarasaini mağaraları” el değmemiş görülmeye değer bölgelerdir.
Uluyayla ve Sarçiçek Yaylaları
İlçenin turizmini çeşitlendiren doğal güzelliklerdir. Uluyayla ilçe merkezine 50 km, Sarıçiçek yaylası 8 km’dir. Öte yandan Kirkille Çamlığı, Gürleyik Orman İçi Dinlenme Alanı ilçenin önemli piknik yerlerindendir.
Tokatlı, Düzce, Sırçalı ve Sakaralan Kanyonları
Safranbolu’ya 13 km uzaklıktaki Düzce Köyü’nin biri girişinde, diğeri Kozcağız Mahallesi’ndeki kanyonlar foto safari ve yaban hayatı koruma alanı olarak düzenlenmiş, bakir bir turizm seçeneğidir.
Kaçak (Lütfiye) Camisi
Çarşının Akçasu Mahallesi Kaçak semtindedir. Akçasu Deresi üzerinde kemerler kurularak yapılmıştır. Caminin yapım yılı 1880’dir.
Mağaralar
Safranbolu’da bulunan Mencilis (Bulak) mağarası ile Hızar Mağarası Dünya Mağaracılık literatürüne girmiş ve yabancı mağara uzmanlarının sıklıkla ziyaret ettikleri jeolojik oluşumlardır.
Bulak Mağarası
Bulak (Mencilis) Mağarası, Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün Safranbolu ile sınır teşkil ettiği mağara tabir edilen yerindedir. İlçe merkezine (Çarşı’dan 8,5), Bağlar Değirmenbaşı’ndan 5 km uzaklıktadır. Mağaranın iki girişi bulunmaktadır. İlk giriş, su çıkışının olduğu bir ağızdan yapılmaktadır. Ancak 30 m sonra bu çıkış bir sifonla sonlanmaktadır. İkinci giriş ise aktif çıkış ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil bir ağızdan yapılmaktadır. Mencilis Mağarası’nın toplam uzunluğu 2.725 m’dir. Mağarada 3, 5, 11 ve 15 m’lik dört iniş yer almaktadır.
Hızar Mağarası
İlçenin Danaköy hudutları içersindedir. Bağlar Değirmenbaşı semtine uzaklığı 5 km.’dir. Mağara yatay gelişmiş ve fosildir. Büyük bir ağızdan girilen mağara bir ana galeri ve iki yan pasajdan oluşmaktadır. Bu mağaraların dışında Uluyayla’da henüz yeterince keşfedilmemiş büyük bir mağara girişi ile ormanın iç kesimlerinde derin çukurluk biçiminde ilginç jeolojik oluşumlar mevcuttur.
Ağzıkara Mağarası
Harmancık Köyünde bulunan Ağzı Kara Mağarası’da sarkıt, dikit ve diğer jeolojik oluşumlar bakımından farklı bir güzellik ve zenginlik içermekte olup henüz turizme açılmamıştır.
Eski Tabakhane
Çarşının alt ucunda Akçasu ve Gümüş deresinin birleştiği alandaki eski tabakhane bugün sadece ismiyle mevcuttur. Tabakhane mescidi ile yıkık durumdaki tabakhane binası, korunmuş bir iki atölye tabakhanenin son tanıklarındandır.
Ulu Cami (Ayestefenos Kilisesi)
Rumlardan kalan ve 1872 yılında yapılmış eski kilisedir. Çevresindeki Skalion binası (Rum Mektebi) (1863) ile Papazın Konağı ilginç bir külliye oluşturur.
- Published in Genel